Mumsema Latest Questions

Mumsema
  • 1
  • 1
Professional

Yemin Nedir, Yemin Adabı, Çeşitleri ve Kefareti

  • 1
  • 1

Yemin nedir, Kaç çeşit yemin vardır? Yemin çeşitleri nelerdir?

Tanımı: Yemin kelimesinin çoğulu ‘eymân’dır. Sözlükte, solun karşıtı sağ el, sağ taraf anlamındadır. Yemin edenlerin, birbirlerinin sağ elini tutmalarından kinaye olarak, kavramsallaşmıştır. Dini kullanımda, bir işin gerçekliği veya teyit edilmesi için Yüce Allah’ın isminin veya sıfatının zikredilmesidir.

Yemin adabı:

1. Aşırı Yemin Etmek Mekruhtur.

Yüce Allah, çokça yemin edenleri kınamış ve; ‘Alabildiğine yemin eden, aşağılık kimseye itaat etme’ buyurmuştur. Ayrıca Şânı Yüce Allah; ‘Yeminlerinizi koruyun‘ buyurmuştur.

Arablar az yemin etmek suretiyle kişiyi methederlerdi. Bunun hikmeti, küçük-büyük her şeyde yemin eden kimsenin dilinin ye min etmeye alışması, kalbinde yeminin bir etkisinin kalmamasıdır. Dolayısıyla yemin etmeyi alışkanlık edinen kimsenin, yalan yere yemin etmeyeceğinden emin olunmaz ve yemin asıl amacını yitirmiş olur.

2. Yemin Sadece Allah’ın İsimleriyle ve Sıfatlarıyla Yapılır:

İbn Ömer (r.a.) anlatıyor; ‘Rasûlullah (s.a.v.) Ömer b. El Hattâb’a bir kafile içinde babasına yemin ederken yetişmiş ve; «Dikkat edin! Allah, kesinlikle babalarınız adıyla yemin etmeyi
size yasaklamıştır. Kim yemin edecekse, Allah adına yemin etsin, yahut sussun!» buyurmuştur”

Bu hadisten iki hüküm öğrenmekteyiz;

a) Allah’tan başka bir şey adına yemin etmenin yasaklandığı.

Özellikle de, atalar adına yemin etmenin yasak olduğu. Çünkü odönem Araplarında atalar adına yemin etmek en yaygın yemindi.

b) Allah’ın dışında bir şeye yapılan yemin, ‘yemin olmaz’. Yemin edilen şeyin ibadet edilmeyen ama saygı değer bir şey olması bu sonucu değiştirmez. Örneğin Peygamberler, melekler, âlimler, Kâbe ve benzerleri adına yemin, yemin olmaz

Yüce Allah’ın sıfatları adına yemin etmek caizdir. EbûHureyre (r.a.)’ın rivayet ettiği, cehennemden çıkacak en son kişinin kıssa sında şöyle anlatılmakta; … O kişi, Allah’a dua etmeye devam eder. Bunun üzerine Allah Teâla; ‘eğer sana istediğini verirsem, benden başka şeyler istersin’ buyurur. O; ‘İzzetine yemin ederim ki, başka bir şey istemeyeceğim’ der…”. Bu hadiste, Allah Teâla’nın izzetine yemin edilmektedir. Bu, şânı yüce Allah’ın sıfatıdır. Eyyûb (aleyhisselam)da, Yüce Allah’ın izzeti adına yemin etmiştir. EbûHureyre (r.a.) anlatıyor; ‘… Rabbi ona nidâ etti ve; «YâEyyûb! Ben, seni gördüğün şeylerden müstağnî kılmadım mı?’ buyurdu. O; ‘İzzetine yemin olsun ki, evet, [beni muhtaç bırakmadın]; ancak ben, senin bereketinden müstağni olamam’ dedi’

İbn Ömer (r.a.) anlatıyor; ‘Peygamber (s.a.v.), «hayır, kalpleri evirip-çevirene yemin olsun ki» diyerek yemin ederdi’

Useyd bin Hudayr, Allah’ın bekâsına yemin olsun ki, onunla savaşacağız’ diyerek yemin etti. Peygamberimiz (s.a.v.) de onu onayladı. Burada üzerine yemin edilen Yüce Allah’ın ‘hayat ve bekâ’ sıfatlarıdır. Bu nedenle, Yüce Allah’ın sıfatları üzerine ye min etmek caizdir. Aynı şekilde Kurân üzerine yemin etmek de caizdir. Çünkü Kurân, Allah Teâlâ’nın kelâmıdır. Âlimler, Kurân üzerine yapılan yeminin geçerli olduğunu belirtmişlerdir.

Hanefi mezhebine göre, Nebi/Peygamber, Kurân, Kâbe gibi Müslümanların kutsalları üzerine yemin edilmesi caiz değildir. İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve ImamAhmed bin Hanbel’e göre, Kurân ve Kurânâyetleri üzerine yapılan yeminler muteberdir. Bozulması halinde kefaret gerekir. Hanbelilere göre Kâbe ve diğer kutsallar üzerine yemin etmek caiz değildir. Ancak Peygamber adına yemin etmek caizdir. Bozulması halinde kefaret gerekir.

3. Allah’ın dışında bir şeye yemin ‘şirk’tir:

Kâbe’ye yemin olsun ki, hayır!’ diyen birini işittiğinde, İbn Ömer (r.a.) şu hadisi nakletmiştir; ‘Peygamber (s.a.v.) «Allah’tan başka bir şey üzerine yemin eden küfretmiş veya şirk koşmuş olur’ buyurdu¹

Peygamber, Kâbe, şeref, namus ve benzer şeyler üzerine yemin etmek caiz değildir. Büreyde (r.a.) anlatıyor; ‘Rasûlullah (s.a.v.), “emanet üzerine yemin eden bizden değildir» buyurmuştur”

4. Dili sürçen ve Allah’tan başka bir şey üzerine yemin eden;hemen ‘Lâ ilâhe illallâh’ demelidir.

EbûHureyre (r.a.) anlatıyor; ‘Rasûlullah (s.a.v.) «sizden yemin ederken [yanlışlıkla] lât ve uzza adına diyenler; hemen ‘Lâ ilâhe illallâh’ desin» buyurmuştur”
Sa’d (r.a.) anlatıyor; ‘Lât ve uzza adına yemin etmiştim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); «Lâ ilâhe illallâh de, sonra üç defa sol tarafına tükür, [kovulmuş şeytandan Allah’a] sığın ve bir daha öyle söyleme» buyurdu”

5. İslam ümmetinin dışında bir şey üzerine bilerek yalan yemineden, yemininde söylediği gibi olur:

Sâbit bin ed-Dahhâk (r.a.) anlatıyor; ‘Rasûlullah (s.a.v.) «kim, İslam milletinin dışında bir şey üzerine bilerek ve yalan söyleyerek yemin ederse, söylediği gibi olur!» buyurmuştur”

Örneğin, şu işi yaptığım zaman yahudi veya hıristiyan olayım, diyerek yemin eden kişi; o işi yaptığı takdirde veya geçmişte yaptığı bir şey üzerine yemin ettiği takdirde ‘haram’ işlemiş olur. Yemin ettiği şeyde doğru sözlü veya yalancı olması fark etmez. Bu yemini, yemin olmadığı gibi, kefâreti de yoktur. Şayet böyle yemin ederek, bir şeyden uzak olmayı veya doğru olduğunu zannettiği bir şeye kendisini zorlamayı kastetmiş ise, küfre girmez. Ancak yeminiyle küfre razı olduğunu kastetmişse veya yalan olduğunu bildiği bir şeye yemin etmişse, anında kâfir olur. Bu konuda âlimlerin sözlerinin özeti budur. -Allah en doğrusunu bilendir-

6. Allah adına yapılan yemini kabul etmek:

Ebû Hureyre (r.a.) anlatıyor; ‘Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki; ‘Meryem oğlu İsa, hırsızlık eden bir adamı gördü ve; ‘hırsızlık mı yaptın?’ dedi. Adam; ‘kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki, hayır!’ dedi. Bunun üzerine Isa alehisselam; ‘Allah adına yemin edene inanıyor; gözümü yalanlıyorum’ dedi”; Allah adıyla kime yemin edilirse, o yemini kabul etsin; Allah adına ye mini kabul etmeyenin, Allah’tan nasibi olmaz”

Yemin Türleri:

1. Lağv Yemini. 2. Gamûs Yemini. 3. Münakit Yemini.

1. Lağv Yemini: Yemin etmek amacıyla söylenmeyen, bir şe yinisbatı veya inkârını teyit için konuşurken dil alışkanlığı olarak söylenen yeminlerdir. Örneğin, vallahî hayır, vallahi öyle, vallahî yiyeceksin gibi. Bu türden yemin lafızlarıyla yemin edilmiş olmaz. Bu lafızlardan dolayı yemin edenler sorumlu olmadığı gibi, kefaret de gerekmez. Çünkü, Allah kasıtsız olarak ağzınızdan çıkı veren yeminlerinizden (lağu yemininden) dolayı, sizleri sorumlu tutmaz; fakat kalblerinizin kazandığı şeylerle sorumlu tutar. Allah gafûrdur, halîmdir buyrulmuştur. Âişe (r.anhâ); ‘bu ayet, «hayır, vallahi, evet vallâhi» gibi yemin edenler hakkında nazil olmuştur’; ‘Lağu yemini, şakalarda, tartışma ve konuşmalar dakikalbten yemin amacıyla söylenmeyen yeminlerdir’

Bazı âlimlerlağv yeminini, ‘yanlışlıkla doğru olduğu sanılarak yapılan yeminler’ olarak tanımlamışlardır. Her iki tanımlama da, birbirine oldukça yakındır. Lağv lafzı, her iki tanımlamayı da kap sar. Çünkü ilk tanımlamada, yemin kastedilmediği; ikinci tanımlamada da, hak ve doğru sanılarak yemin edildiği belirtilmektedir.

2. Gamûs Yemini: Başkasının hakkını gasp etmek için, geçmişte olan bir şey üzerine, bile bile yalan yere yapılan yeminlerdir. Büyük günahlardandır.

Peygamberimiz (s.a.v.); ‘Büyük günahlar şunlardır; Allah’a şirk koşmak; anne-babaya asi olmak; adam öldürmek ve gamûs/ yalan yere yemin etmektir’, Kim yalan yere yemin eder ve bu yeminiyle bir Müslüman’ın malını haksız yere alırsa, kıyamet günü Allah’ın huzuruna çıktığında, Allah ona gazab eder” bu yurmuştur.
Yalan yere yapılan yeminlerin kefareti yoktur. Çünkü bunlar kefaret olunamayacak kadar büyük günahlardandır. İbnMesûd (r.a.) diyor ki; ‘Gamûs yemini/yalan yere yapılan yemini, kefareti olmayan günahlardan kabul ederdik’. Bunun üzerine ona ‘gamûs yemin nedir?’ diye soruldu. İbnMesûd; ‘bir kişinin yalan yere yemin ederek, kardeşinin malını almasıdır’ dedi’

Yalan yeminin ‘gamûs/batıran’ diye isimlendirilmesi, kişiyi Cehenneme batırdığından dolayıdır. Bu günahın, sâdık tövbenin ve eğer bu yalanla bir hak zayi olmuş ise- hakkı sahibine iade etmenin dışında bir kefareti yoktur. Malını satmak için yalan yere yemin eden satıcılar da bu hükümdedir. Ebû Zer (r.a.) anlatıyor; Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki; «Kıyamet günü Allah, üç kimse ile konuşmayacak, onlara (rahmetiyle) nazar etmeyecek ve onları arındırmayacaktır» -üç defa bu sözü tekrarladı- sonra Ebû Zer; Bunlar, mahvolmuşlardır, perişan olmuşlardır; bunlar kimlerdir, Ey Allah’ın Rasülü?’ diye sordu. «(Kibrinden) elbisesini yerlerde sürüyen kimse, yaptığı iyiliği başa kalkan kimse ve ticarî eşyasını yalan yeminle satıp tüketen kimse» buyurdu’

3. Münakit Yemini: Yemin etmeyi kastederek, samimi ve dürüstçe gelecekteki bir iş için Allah adına veya Allah’ın isimleri ve sıfatları üzerine yemin etmektir. Bu yeminin yerine getirilmesi vaciptir. Yerine getirilememesi durumunda, kefaret gerekir.

Hatırlatmalar:

1. Yemin ederken ‘inşaallah’ diyenler, yapamamaları durumunda yeminlerini bozmuş sayılmazlar. Bu nedenle kefaret gerekmez.

Peygamberimiz (s.a.v.);…eğer inşallah deseydi, yeminini bozmuş olmazdı!” buyurmuştur” İbn Ömer (r.a.) anlatıyor;
Rasûlullah (s.a.v.), ‘kim yemin ederken, inşallah derse, istisnâda bulunmuş olur ve (yapamaması durumunda) yeminini bozmuş sayılmaz‘ buyurmuştur”. Kefaretin kalkması için, istisna lafzının, yemin lafzıyla bir arada yapılması şarttır.

2. Yemin ettiğini unutan veya yeminine aykırı davranmayazorlanan kişinin, yemini bozulmuş olmaz.

Bir şeyi yapmamak için yemin eden kişi, yeminini unutarak, ya nılarak veya zorunda bırakılarak onu yaptığında yemini bozulmuş olmaz. Çünkü Kurân’da; … Rabbimiz! Unutursak veya yanılırsak bizi sorumlu tutma!’ buyurulmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.), ‘[kul bu âyeti okuduğunda] Allah, «evet» der’ buyurmuştur”;

Peygamberimiz (s.a.v.); ‘Hiç kuşkusuz Allah, benim ümmetim den şu hallerde sorumluluğu kaldırmıştır; ‘yanılgı, unutkanlık ve ikrah/zorlanmışlık” buyurmuştur.

3. Yeminleri, hayır işleri yapmada engel edinmemek. Bir şeyiyapmamaya yemin ettikten sonra, o şeyin hayırlı olduğunu anlayan, yeminini bozup kefaretini yapmalıdır.

Yüce Allah; ‘İyi davranmanzı, kötülüklerden korunmanız ve insanlar arasını düzeltmeniz gayesiyle yeminlerinizi bozmanıza Allah’ı engel kılmayın. Allah işitendir, bilendir” buyurmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.); ‘kim bir yeminde bulunduktan sonra, onun dışında bir hayır görürse, hayırlı olanı yapsın; yemini için kefarette bulunsun’

Ailesiyle ilgili bir yeminde bulunan kişinin, yemininden dolayı zarar görmeleri halinde, yeminini bozup, kefaretini yapması vaciptir. EbûHureyre (r.a.) anlatıyor; ‘Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki; “Allah’ın adına yemin ederim ki, ailesi ile ilgili (yemin edip de) yemininde ısrar etmesi, Allah katında kendisi için yeminini bozup da Allah’ın farz kıldığı kefaretini vermesinden daha günahtır”

“Takvayı tercih ediyor ve yeminimi bozmuyorum, yeminimi bozarsam günaha girmekten endişe ediyorum’ diyen kişi, hata etmiş olur. Çünkü yeminini bozmaması nedeniyle ailesi zarar gören kişi, yeminini bozmasından daha büyük günaha girmiş olur.

4. Yemin edenin mi, yemin ettirenin mi niyeti esastır?

a) Yeminde, yemin edenin niyeti esastır. Çünkü ‘ameller niyet lere göredir’. Tabi bu kul hakkı olmayan konularda böyledir.

b) Kul hakkıyla ilgili yeminlerde ise, yemin ettirenin niyeti esas tır. Bu durumda yemin eden takiyye yaparak, bir şey için yemin ederken başka bir şeye niyet etse dahi, sonuçta başkasının hakkı ihlal oluyorsa niyetinin ona bir faydası olmaz. Çünkü Peygam berimiz (s.a.v.); ‘Yemin, yemin ettirenin niyetine göredir’; ‘Senin yeminin, arkadaşının seni tasdik ettiği şey üzerinedir” buyurmuştur.

5. Başkasının yeminini yerine getirmek:

Bir kişi, mubah bir şeyi yapman için yemin ettiği zaman, onun yeminini yerine getirmek müstehaptır. Böyle bir durumda iyilerden olmak için, yemin edilen mübah şey yapılmalıdır. Bera (r.a.) anlatıyor; ‘Rasûlullah (s.a.vu.) bize üzerine yemin edilen şeyi yapmamızı emretti’. Hadisteki emir lafzı, müstehaplık ifade etmektedir. Buna şu hadis tanıklık etmektedir; ‘bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve: ‘Ben bu gece bir rüya gördüm, deyip rüyasını anlattı. Ebû Bekir (r.a.) rüyayı tabir etti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.); ‘Bazısında isabet ettin, bazısında hata ettin’ buyurdu.
Ebû Bekir; ‘Anam-babam sana feda olsun ya Rasûlallah! Allah adına yemin ediyorum, hata ettiğim şeyin ne olduğunu bana söy le’ dedi. Rasûlullah (s.a.v.); ‘yemin etme!’ buyurdu’. Bu hadis, başkasının yeminini yerine getirmenin vacip olmadığını belirtmektedir.

6. Başkasının bir şey yapması için yemin edene, onun yapıl maması durumunda kefaret gerekir mi?

a) Başkasına, “Allah’a yemin olsun ki, bunu yapacaksın” diyerek yemin eden kişi, onun yapılmaması durumunda, -âlimlerin çoğunluğuna göre- yemini bozulmuş olur ve kefaret gerekir.

b) Başkasına, “Allah için şunu yap” diyen kişinin sözü yemin olmaz. Bu nedenle yapılmaması durumunda herhangi bir şey gerekmez.

Bazı âlimler, başkası adına yapılan yeminlerin yerine getiril memesi durumunda, yeminin bozulmadığını ve kefaret gerekmediğini belirtmişlerdir. Çünkü yemin eden, yeminin bozulmasını kastetmemektedir. Bu görüş hadislerin zahirine daha yakındır.

Yemin Kefareti:

Bir şeyi yapmak veya yapmamak için yemin eden, sonra da yeminini tutamayan kişinin yeminine kefarette bulunması gerekir. Yemin kefareti şu dört şeyden biriyle yapılır;

1. Kişinin kendi ailesine yedirdiği yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmesi.

2. On fakiri giydirmek.

3. Bir köle azat etmek.

4. İlk üç maddeden herhangi birini yapamayanlar, üç günoruç tutarlar. Yemin kefareti olarak oruç tutulabilmesi için yukarıda sayılan ilk üç maddenin hiçbirine güc yetirilememesi şarttır. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur; ‘Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz. Fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdir de yeminlerinizin kefareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun’

Hatırlatmalar:

1. “Şu yemek bana haram olsun” veya “şu eve girmek bana haram olsun” gibi sözlerle yapılan yeminlerle, o şeyler haram olmaz. Ancak yapılması durumunda yemin kefareti gerekir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur; ‘Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını göze terek Allah’ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyor sun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Allah, yeminlerinizi çözmenizi size meşrû kılmıştır. ‘

2. Bir şey üzerine birden fazla yemin edildikten sonra, yemin bozulduğunda bir kefaret yeterlidir.

3. Yemin kefaretinin vucubiyet şartları şunlardır;

a) Yemin edenin mükellef/akil-bâliğ olması.

b) Kendi iradesiyle yemin etmesi.

c) Yemin etmeyi kastetmiş olması.

d) Gelecekteki bir şey üzerine yemin edilmiş olması.

e) Yeminini tutamamış olması -yemin ederek yaparım dediğini yapmaması, yapmam dediğini yapması-.

4. Yemin kefaretinin, yemini bozmadan önce veya bozduktan sonra yapılması arasında fark yoktur.

Alimler şu konularda icma etmişlerdir;

a) Yemin kefareti, yemin bozulmadan önce vacip olmaz.

b) Yemin bozulduktan sonra yemin kefaretinin yapılması ca izdir.

c) Yemin edilmeden önce, yemin bozma kefaretinin yapılmasıcaiz değildir.

Âlimler, yemin bozulmadan önce kefaretinin yapılması konu sunda farklı görüşler belirtmişlerdir; âlimlerin çoğunluğu bunun caiz olduğu kanaatindedir. Yemin kefaretiyle ilgili hadislerin bazı larında, yeminler bozulmadan önce kefaretlerinin yapıldığını; bazılarında da, yeminler bozulduktan sonra kefaretinin yapıldığını görmekteyiz. Dolayısıyla deliller, her iki durumunda caiz olduğu nu ifade etmektedir.

5. Yemek yedirme kefaretinin yerine, yemek bedelinin veril mesi caiz değildir. Âlimlerin çoğunluğu bu görüştedir. EbûHanîfe ise caiz olduğu görüşündedir. Ayet-i kerîmenin zahiri, fakirlere yemek yedirilmesini veya giydirilmesini ifade etmektedir. Bu konuda farklı bir kefaret söz konusu değildir.

6. Yemin kefareti olarak, fakirlerin bir kısmının yedirilmesi, bir kısmının giydirilmesi caiz midir? ImamAhmed bin Hanbel buna cevaz vermiştir. İmam Şafiî ve İbnHazm ise cevaz vermemişlerdir. Âyetinzâhirine uygun olan da bu görüştür.

BENZER KONULAR:

Bir cevap bırakın

Bir cevap bırakın

Captcha Click on image to update the captcha.