Adak ne demek? Adak ile ilgili hükümler nelerdir?
Tanımı:
Arabça ‘nezr’ olarak ifade edilen adak; mükellefin kendisini, üzerine vacip olmayan şeylerde Allah Teâlâ için sorumlu/mecbur kılacak sözleri ifade etmesidir. Örneğin, Allah için şunu yapmak üzerime şart olsun, adak olsun gibi.
Meşruiyeti:
Yüce Allah şöyle buyurmuştur; ‘Yaptığınız her in fakı/harcamayı ve adadığınız her adağı muhakkak Allah bilir”. ‘O kullar, verdikleri sözü/adağı yerine getirirler. Fenalığı oldukça yaygın olan bir günden korkarlar.
Peygamberimiz (s.a.v.); Allah’a itaatte bulunmayı adayan kimse, O’na itaat etsin. Allah’a isyan olan bir şeyi adayan kimse, O’na isyan etmesin’ buyurmuştur. Alimler, adakta bulunmanın caizliği ve onu yerine getirmenin gerekliliği hususunda icma etmişlerdir.
Adaklar İki Kısma Ayrılır:
1. Mutlak Adak: Hiçbir şarta bağlanmadan, kişinin kendisini bir iş yapmaya zorunlu kılmasıdır. Örneğin, Allah için iki rekât namaz kılacağım demek gibi. Bu türden adakları birçok âlim mekruh görmekle birlikte, bu gibi adaklarda bulunanların, adaklarını yerine getirmeleri vaciptir’ demişlerdir. Bazı âlimler ise bu tür adakların müstehap olduğunu belirtmişlerdir.
Hanefi mezhebine göre mutlak adağın yerine getirilmesi vaciptir.
2. Şartlı Adak: Bir nimetin gerçekleşmesi veya bir sıkıntının önlenmesi şartına bağlı olarak, kişinin kendisini bir iş yapmaya zorunlu kılmasıdır. Örneğin, Allah Teâlâ eğer hastama şifa verirse, bir fakiri doyuracağım demek gibi. Şartlı adakta bulunmak mekruhtur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.); “Hiç kuşkusuz adaklar, bir şeyi ne öne alabilir, ne de geciktirebilir. Onun sadece cimrinin elinden mal çıkarılır” buyurmuştur.
Hanefi mezhebine göre, olması istenen bir şarta bağlanan adak, o şartın gerçekleşmesiyle ‘vacip’ olur. Gerçekleşmesi istenmeyen bir şarta bağlanan adak sahibi, adağıyla ilgili arzunun gerçekleşmesi durumunda, dilerse adağını yerine getirir, dilerse yemin kefareti öder.
Adakla İlgili Bazı Hükümler:
• Allah’a itaatte bulunmayı adayanlar, adaklarını yapmaları vaciptir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.); ‘Allah’a itaatte bulunmayı adayanlar, O’na itaat etsinler… buyurmuştur.
• Adaklarını gerçekleştiremeyenlerin, yemin kefareti yapmaları gerekir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.); Adakların kefareti, yemin kefaretidir” buyurmuştur.
• Allah’a isyan olan bir adakta bulunanların, adaklarını yerine getirmeleri haramdır. Adaklarının yerine yemin kefareti yapma ları gerekir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) ‘Allah’a isyan olan bir adakta bulunan, O’na isyan etmesin’; Günah alan bir konuda adak olmaz. Bu durumda yemin kefareti gerekir” buyurmuş tur.
Mübah olan bir konuda yapabileceği bir adakta bulunan, ya adağını yerine getirmeli, ya da yemin kefareti yapmalıdır. Nitekim mübah bir konuda adakta bulunmak, vefa gösterilmesi emredilen konulara dâhildir. Rasûlullah (s.a.v.) bir savaşa çıkmıştı. Savaştan dönünce siyah bir cariye geldi ve; ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Seni sağ salim bu savaştan Allah çevirirse senin önünde def çalıp şarkı söylemeyi adamıştım’ dedi. Rasûlullah (s.a.v.); ‘eğer adakta bulundu isen çal ama adakta bulunmadı isen yapma’ buyurdu. Cariye def çalmaya başladı. Ebû Bekir girdi cariye çalıyordu. Ali girdi cari ye çalmaya devam ediyordu. Osman girdi Cariye yine çalmasını sürdürüyordu sonra Ömer girince Cariye defi altına alıp üstüne oturdu…”
Allah’ın meşru kılmadığı bir adakta bulunan veya meşru olmakla birlikte yapamayacağı bir adakta bulunan, adağını bırakır, yemin kefaretinde bulunur. Rasûlullah (s.a.v.)’e; ‘Ebû İsrail’in ayakta durup, hiç oturmamak, gölgelenmemek, konuşmamak ve oruç tutmak için adakta bulunduğu’ söylendi. Bunun üzeri ne; ‘Ona emredin, konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın’ buyurdu¹464. Bir adam evine yürüyerek gitmek için adakta bulunmuştu. Rasûlullah (s.a.v.) onun adağını öğrenince; ‘Onun kendi nefsine işkence etmesinden, Allah müstağnidir’ bu yurdu ve ona bineğine binmesini emretti’
. Adakta bulunurken ne adadığını belirtmeyenlere, yemin kefareti gerekir. Örneğin, Allah için bir adakta bulundum, diyen ama ne adadığını belirtmeyenler, yemin kefareti yapmalıdır. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.); ‘Ne olduğu belirtilmeyen adaklar için, yemin kefâreti yapılmalıdır’ buyurmuştur.
• Bütün mallarını infak etme adağında bulunanlar, eğer imanlarında, tevekküllerinde, sabırlarında ve Rab Teâlâ’ya güvenlerinde güçlü iseler ve adaklarından dolayı çocukları zarar görmeyecekse, Ebû Bekir (r.a.)’ın yaptığı gibi, bütün mallarını infak edebilirler. Ancak, bu durumda değillerse ve çocukları bundan zarar görecekse, mallarının üçte birini infak edip, yemin kefare tinde bulunurlar. Ka’b bin Mâlik (r.a.) tövbesi kabul edildiğinde; ‘Ey Allah’ın Rasülü! Bütün malımı Allah’a ve Rasülüne sadaka olarak bağışlıyorum’ dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); Malının bir kısmını kendin için alıkoyman, senin için daha hayırlıdır’ buyurdu. Bir başka rivayette; Rasûlullah (s.a.v.) ‘hayır, (tamamı olmaz) buyurdu. O, ‘yarısı’ dedi; Rasûlullah; ‘hayır’ buyurdu. O; ‘üçte biri’ dedi.Rasûlullah, ‘evet, buyurdu’
• Adakta bulunup da gerçekleştiremeden vefat edenlerin veli si, onu kaza eder. İbn Abbâs (r.a.) anlatıyor; ‘Sa’d bin Ubâde, adağını gerçekleştiremeden vefat eden annesi hakkında Rasûlullah (s.a.v.)’den fetva istedi. Rasûlullah (s.a.v.); ‘onun adağını kaza et’ buyurdu’1468
• Allah’tan başkası için adakta bulunmak şirktir. Adak ibadettir. Bu nedenle Allah’ın dışında hiçbir şeye adakta bulunulmaz. Örneğin, eğer çocuğum iyileşirse Şeyh Bedevî için kurban adadım, gibi sözler, Allah’tan başkası adına yemin etmek gibidir ve şirktir. Allah rahmet eylesin imam San’ânî der ki; ‘Günümüzde, kabirlerde, yatırlarda ve ziyaretlerde yapılan adakların haramlığı hakkında söze hacet yok. Çünkü bu tür adaklarda bulunanlar, kabirdekilerin fayda ve zarar verebileceğine, iyilikler getirip, kötülükleri önleyeceğine, acıları dindireceklerine, hastaları iyileştireceklerine inanmaktadırlar. Putperestlerin yaptıkları da bunların aynısı idi. Putlara adakta bulunmak nasıl haram ise, bunlar da haramdır. Bu tür adakları kabul etmek, almak da haramdır. Çünkü bu, şirki onaylamaktır. Bunları engellemek, bunların en büyük günahlardan ve haramlardan olduğunu açıklamak vaciptir. Puta tapanların durumu da böyledir. Aradan geçen uzun zaman diliminden sonra, iyilikler kötülüklere, kötülükler de iyiliklere dönüştü. Ölülere yapılan adakları kabul etmek için sancaklar kurulma ya, yatırlara gelenlere ziyafetler verilmeye, kapılarında kurbanlar boğazlanmaya başlandı. Bunlar, bir zamanlar puta tapanların yaptıklarının aynısıdır. İnnâlillâhi ve innâileyhirâciûn
BENZER KONULAR: